Şehitler Ölmez
   
  Kopuq Kérkük xD
  Kerkük İçin Kendini Yakan Kız
 

 

 

16 EKİM 1995; Türkmenlerin yerlerinden yurtlarından edilerek başka yerlere "sürgün edilmeleri", kendi evlerine, köy ve kasabalarına başka ailelerin, başka unsurların yerleştirilmesi takdir edilir ki ne kadar üzüntü verici bir durumdur; bu durumu yaşayanların düştüğü mağduriyettir. Bu insanlık dışı davranışlara, sürgünlere uğrayanlarda bir köyümüz de Tisin’dir. Tisin halkı evlerinden atılarak, zorla Kerkük‘ün dışına doğru bir yere yerleştirildiğinde, o köy halkından dört çocuğu bulunan Bektaş Ali Feyzullah’ta ailesi ile birlikte "Bir Haziran Semti'nde" ikamet etmeye zorlanır. Yetmiyor, sürekli tehdit altında olan Bektaş, 14 Ekim 1995 tarihinde Kerkük Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek, eline bir kağıt tutuşturulur.

 

Yeniden kovulma, sürgün.. Ailece 24 saat içerisinde Kerkük’ü terk etmeleri, yoksa.. Ertesi gün kapıya dayanan emniyet güçlerini karşılayan evin kızı Zehra, hiçbir şekilde yeni bir sürgünü kabul etmeyeceklerini haykıracaktır. Neticesi ölümler de olsa, feryadı gelecek nesillere, tüm Türkmen halkınadır:

"Ey ahali, ben Kerkük’ün kızıyım. Bu şehirden asla göç etmeyeceğim. Bu zulüm politikasını protesto etmek, Türkmenlere bağımsızlık yolunu açmak ve Türkmen sözcüğünü yükseltmek uğruna, şimdi kendimi yakacağım. Kerkük bize kalacaktır. Katillere ve zalimlere bir son verilsin.." Bu sözlerin ardından Zehra gaz bidonunu üzerine boşaltarak, kibriti çaktı ve herkesin gözleri önünden bir alev yumağına döndü.

 

Ölümün utandığı, çaresizliği de aşan insanlık dramlarından bir sahne daha oynanmış, bu ölüm kalım oyununa aynı dilden, aynı kandan insanlar, yani Türkmenler ağlamış, Zehralarını unutmamış, doğan kızların adını Zehra koymuşlar..

 

Türk’e, Türkmen’e ölüsüne ağlamak da yasaktır. Herkesi dehşete düşüren bu olaydan sonra, kızın ailesine taziye için ancak üç gün karışılmamış, üçüncü gün baba Bektaş evine dönerken, evin kapısında bekleyen emniyet güçlerini son bir uyarıda daha bulunmuş. Bunun arkası yeniden sürgün, tutuklama, belki de… Gerçekten de o günün ardından yani 19 Ekim 1995 tarihinde Bektaş Ali, tüm fertleriyle bir kamyona bindirilmiş ve Erbil’e gönderilmiştir.

Irak Türklerinin günümüze kadar çilesi devam etmekte ve daha bitmemiştir. İnsan haklarının ve can güveliğinin olmadığı Irak’ta daha nice acılı günlerin Türkleri beklediğini söylemek, artık bir kehanet değildir.

 

Körfez krizinin Irak Türklerine getirdiği bir değişiklik de, birleşik güçleri, güvenlik bölgesi adı altında Irak’ın kuzeyinde 36. paralelin üstünde kalan bölgedeki Türklerin durumudur. 36. paralelin üstünde kalan güvenlik bölgesinin geleceği belirsizlik içinde olduğundan dolayı, bu bölgede yaşayan Türkler de huzursuz ve tedirgindir. 36. paralel altında, yani Saddam yönetiminin insafına terkedilmiş bölgede yaşayan Türkler de, can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ortamda varlıklarını devam ettirmeye çalışıyor. Kendi topraklarını, istemeyerek terkeden bu insanların dramı, Irak’ta insan haklarına saygının, demokrasinin, huzur ve istikrarın sağlanacağı güne kadar süreceğe benziyor.

 
  Bu site kuruldugu gunden beri 7. 89789 ziyaretçi kişi burda oldu!!!  



More Cool Stuff At POQbum.com

Bilgileriniz sistemimize kaydedilmektedir.
Online Visitor
sitene sayaç ekle-10
  Kopuq Kerkuk®
günstige Internetanbieter

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol